7 Nisan 2014 Pazartesi



BURSA, Bursa ilinin kent merkezi, Türkiye'nin büyük metropol kentlerinden ve en çok nüfusa sahip 4. şehridir. Ekonomik açıdan Türkiye'nin gelişmiş kentlerinden biri olan Bursa doğal ve tarihsel zenginlikleriyle de önem taşır. Bursa'da en çok Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş dönemine ait tarihi eserlerin bulunmasının sebebi ise, Bursa'nın Osmanlı Devletinin ilk başkenti olmasıdır. Bursa alışveriş merkezleri, parkları, müzeleri ve çarşısıyla bölgede öne çıkar. Ayrıca Bursa Marmara bölgesinin İstanbul'dan sonra gelen ikinci büyük şehridir. Türkiye'nin en önemli sanayi kentlerindendir. Şehir İstanbul'dan sonra en büyük ikinci ihracatı gerçekleştirmektedir. Şehrin futbol takımı Bursaspor 2009-10 sezonunda Süper Lig şampiyonudur.

BURSA ULU CAMİ



ÖZELLİKLERİ:
Ulu Cami’yi diğer büyük camilerden ayıran dört ana özellik vardır.
• Osmanlı’da yapılan ilk CAMİ’İ KEBİR olması.
• 20 kubbeli olması.
• İçinde büyük bir şadırvana sahip olması.
• Çok zengin Hat Sanatı örneklerine sahip olması.13 ayrı yazı karakteri ile, 41 ayrı Hattat tarafından yazılmıştır; askılı ve sabit toplam 192 hat levhası bulunan cami bir nevi Hat Sanatları Müzesi gibidir.

TEKNİK BİLGİLER:
• Mimarı Ali NECCAR’ dır.
• Duvar kalınlıkları yer yer 2m’den fazladır.
• 3165.5m2 iç alana sahiptir.
• 3 ana kapısı vardır. Bunların dışında 1740 yılında açılan 200 yıldan fazla kullanıldıktan sonra kapatılan, Hünkar Kapısı olarak adlandırılan kapı da 4. kapı olarak kullanılmıştır.
• En büyük hasarı 1855 zelzelesinde görmüş, 17 kubbesi yıkılmıştır.
• En son tadilat 1951-59 yılları arasında yapılmıştır.


Son olarak Ulu Cami Evliya Çelebi’nin ifadesiyle Bursa’nın Ayasofya’sıdır.
Ulu camiyi gezenler 3tane kapısı olduğunu çok iyi bilirler. Rivayete göre Somuncu baba caminin yapıldığı sıra buraya gelir işçilere hayrına somun dağıtırmış. Somuncu baba bir gün gene orda ekmek dağıtırken (çok büyük zat) Hızır a.s orda olduğu fark etmiş kolundan tutup sen Hızırsın anladım demiş. Buraya gelip her gün namaz kılacağına dair söz vermezsen buradaki herkese senin Hızır olduğunu söylerim demiş. Hızır a.s her gün geleceğine dair söz vermiş ama oda bir istekte bulunmuş. Hangi vakit geleceğimi bana kalsın demiş. Bunun üzerine Hızır a.s Ulucamideki vav harfinin önünde her gün gelip hangi vakit olduğunu bilmiyoruz ama orda namaz kılıyormuş. eğer bir gün Ulucamiye giderek namaz kılacak olursanız mutlaka vav harfinin orda namaz kılın. Belki Hızır a.s'la birlikte namaz kılarsınız.


KOZA HAN:

Bursa şehrinin göz bebeği, Osmanlı'nın mirası, tarihin derin dokuları, doğallığın tadı, ipeğin zerafeti, ıhlamur kokularının yayıldığı, güneşin başka aydınlattığı, fotoğraf sanatçıların vaz geçilmezi, ressamların tablolarına hayat veren, yerli ve yabancı tursitlerin Bursa' ya uğramadan geçemedeği, güler yüzlü esnafı ve çalışanları, dünyaca tanınan sanat şahaseri, "KOZA HAN". Koza Han 1491 yılında Sultan II.Beyazıd tarafından dönemin en iyi mimarlarından Abdül ula bin Pulat Şah`a İstanbul`daki eserlerine vakıf olarak yapılmıştır.Koza Han, geniş, dikdörtgen bir avlunun çevresinde iki katlı olan han'dır. Tam ortasında küçük ama muhteşem duruşu ile bir mescidin altında şadırvan bulunur.
 
Koza Han eskiden ipek böceği kozalarının satışının yapıldığı bir yerdi. Kozalardan elde edilen ipek kumaşlar Bursa'nın tekstil merkezi olmasında ilk rolü oynamıştır. Bursa ve çevresinde yaşayan kendilerini Manavlar olarak ifade eden yaklaşık 1000 yıldır bu topraklarda yaşayan Türkler İpek Böceği üreticiliğini yüzyıllardır yapmaktadırlar. Ortaasya'dan gelen bu gelenek burada da sürdürülmüştür. Son yıllarda sentetik (petrol ürünlerinden elde edilen) iplik ve kumaşlar yüzünden ipekböceği üreticiliği çok azalmıştır. Ancak atalarımızdan gelen bu önemli meslek ile üretilen ipek kumaşlar marka olmak isteyen moda sanayi için vazgeçilmemesi gereken materyallerdir. Koza Han halen Bursa ekonomisine ipekçilik alanında katkılarını sürdürmektedir. Üst katında ipek mamüllerini satan dükkânların yanı sıra alt katta da modern kafeteryalar mevcuttur.

BURSA ULUDAĞ (KEŞİŞ DAĞI):

Uludağ, Bursa ili sınırları içinde, 2.543 m yüksekliği ile Türkiye'nin en büyük kış ve doğa sporları merkezi olan dağ. Uludağ; Marmara Bölgesinin en yüksek dağıdır. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan Uludağ'ın uzunluğu 40 km'yi bulur. Genişliği ise 15–20 km'dir. Toplu ve heybetli bir görünüşe sahip olan bu dağın Bursa'ya bakan yamaçları kademeli, güneye Orhaneli'ne bakan tarafları ise düz ve daha diktir. En yüksek noktası göller bölgesinde yer alan Uludağtepe'dir (2.543 m). Uzaktan Bursa'ya yaklaşılırken ve oteller bölgesinde görülen yüksek tepe genelde zirve olarak algılanır. Hâlbuki Zirve gibi görünen o tepenin ismi Keşiş Tepedir ve yüksekliği 2.486 m'dir. Uludağ tepe ya da Karatepe (2.543 m) Keşiş Tepenin 5 km güneydoğusunda yeralır. Dağın kuzey tarafında Sarıalan, Kirazlı, Kadı, Sobra yaylaları vardır.

Uludağ'da Nilüfer çayı ile Deliçay arasındaki vadi ve tepelerde 28 manastır kurulmuştur. Orhan Gazi Bursayı uzun bir kuşatmadan sonra teslim almış ve dağdaki keşişlerin yaşadığı manastırların bir kısmı terk edilirken, bazılarının yerlerine Doğulu Baba, Geyikli Baba, Abdal Murat gibi Müslüman dervişlerin inziva yerleri olmuştur. Bursa'nın fethinden sonra Türkler dağa "Keşiş Dağı" ismini vermişlerdir. 16. yüzyılda Bursa'ya gelen Alman seyyah Reinhold Lubenau Uludağ'ın Türklerin eline geçtikten sonra keşişlerin sadece gündüzleri ibadet için dağa çıktıkları ve manastırların harç kullanılmadan taş duvarlarla yapıldığını belirtir. "Olympos Mysios" veya "Keşiş dağı", 1925 yılında Bursa Vilayeti Coğrafya Cemiyetinin girişimleri ve Osman Şevki Bey’in önerisi ile "Uludağ" adını almıştır.


1933'de Uludağ'a bir otel, bir de muntazam şose yol yapılmış, böylece bu tarihten itibaren Uludağ kış kayak sporları için bir merkez haline gelmiştir. Düzenli otobüs seferlerinin başlaması da buraya ilgiyi daha da artırmıştır. Sonradan asfaltla kaplanan bu yol Uludağ'ın Kadıyayla hariç bütün yerleşim birimlerini doğrudan Bursa'ya bağlar. Uludağ modern dağ tesisleri, 1963'de hizmete açılan Türkiye'nin ilk teleferiği, dördüncü büyük kent olan Bursa'nın hemen yanında olması ile dağ ve kış turizminin merkezi olmuştur. Uludağ Türkiye'nin en büyük kayak merkezidir. Yol durumunun uygunluğu,uzun kış mevsiminde (Ekim-Nisan arası) kar bulunması, eşsiz manzaraları buraya turist çekmektedir. Dağın doruk noktasından açık havada İstanbul, Marmara denizi ve civar yakın yerlerin görünmesi buraya ayrı bir özellik vermektedir.



CUMALIKIZIK:
Kuruluşu yaklaşık 1300'lü yıllara denk gelmektedir.
Bir vakıf köyü olarak kurulan köyde, tarihi doku çok iyi korunmuştur ve Osmanlı erken döneminin kırsal kesim sivil mimari örnekleri günümüze ulaşmayı başarmıştır. Bu özelliği nedeniyle çok ilgi çeken ve ziyaret edilen bir yerleşim yeri olmuştur. Sık sık tarihsel filmlere mekan olmaktadır.



Uludağ etekleri ile vadiler arasında sıkışıp kalan köylere kızık adı verilmiştir. Diğer kızık köylerindeki köylülerin eskiden Cuma namazı için toplandığı yer olduğundan bu köyün Cumalıkızık adıyla anıldığı söylenir. Bir başka söylence de, Osman Bey'in köyün kurulduğu günün cuma günü olması sebebiyle bu köye "Cumalıkızık" adını vermiş olduğudur.

Köy meydanında köy geçmişine ait eşyaların sergilendiği bir de müze (Cumalıkızık Etnografya Müzesi) bulunur. Köyde, Haziran ayında "Ahududu Şenliği" yapılmaktadır. Ünlü "Cumalıkızık evleri" moloz taş, ağaç ve kerpiçten yapılır, genelde üç katlıdır. Üst katlardaki pencereler kafesli veya cumbalıdır. Ana giriş kapılarındaki kulplar ve tokmaklar dövme demirden yapılır. Evler sarı, beyaz, mavi, mor renklere boyalıdır. Evlerin arasında kaldırımsız, taş döşeli, çok dar sokaklar bulunur.


Ulaşım;
Bursa'nın doğusunda, Ankara kara yolunun 10. kilometresinden güneye Uludağ yamaçlarına giden yol 3 km sonra, Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerini günümüze kadar, koruyan Cumalıkızık yerleşimine ulaşır. Cumalıkızık’a, Bursa Santral garajdan minibüs ve belediye otobüsleri aracılığıyla yaklaşık yarım saatte ulaşılabilmektedir.Yapımı devam eden ve kısa bir süre sonra tamamlanacak olan hafif raylı sistem sayesinde hızla ve güvenilir bir şekilde ulaşım imkanıda sağlanacaktır. Hafif raylı sistemin köye en yakın durağı 3 km aşağıda olan Ankara asfaltıdır.


İZNİK:


İznik İlçesi, dünyada eşine az rastlanan ve bütünüyle "açık hava müzesi" olan tarihi ve antik bir şehirdir. Yaz kış demeden, adeta bereket saçan verimli toprağı, kendine özgü iklimi ve doğal güzelliği nedeniyle, tarihin her döneminde insanlığın ilgi odaklarından biri haline gelmiştir.


İznik'in tarih öncesi çağlardan beri iskan gördüğünü ve çok eski bir tarihte kurulduğunu çevresindeki Prehistorik buluntulardan ve yörede bulunan bol miktardaki höyüklerden anlamaktayız. İznik, Makedonya Kralı Büyük İskender'in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316'da kurulmuştur. Bu çağın geleneklerine göre, kurucusu Antigonius nedeniyle de "Antigonia" adını almıştır. Makedonya imparatoru Büyük İsken der'in mirasçıları, General Antigonius ve General Lysimakhos, İmparatorluğu egemen likleri altına almak için birbirleri ile savaştılar. Lysimakhos, M.Ö. 301'de Antigonius'u mağlup etti ve kenti yönetimi altına alarak, o dönemin geleneklerine göre kente sevgili karısının adı olan Nikaia adını verdi.


İZNİK GÖLÜ:



Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara Bölümü’nde, en büyük, Türkiye’nin ise beşinci büyük doğal gölü olan İznik Gölü, tektonik bir tatlı su gölüdür. Marmara Bölgesi’nin doğu-batı doğrultusunda peş peşe dizilmiş çukur sistemlerinden Pamukova-İznik-Gemlik Körfezi çöküntü alanı sırasının orta kesimindeki tektonik kökenli bir çukurun dolması ile oluşan göl, elips şeklindedir. Kuzeyinde Samanlı Dağları, güneyinde Avdan Dağı vardır. 298 km2’lik yüzölçümü ile Marmara Bölgesi’nin en büyük gölüdür. Uzunluğu doğu-batı doğrultusunda yaklaşık 32 km., en geniş yeri 11.5 km.dir. Derin göllerden olan İznik Gölü’nün büyük kesiminde derinlik 30 m.yi aşmaktadır.

BURSA ŞEHİR MÜZESİ:
Bursa'nın ilk yerleşim alanı olduğu tarihinden Cumhuriyet tarihine kadar olan zaman diliminde, Bursa'daki sanatı, zaanatı, siyaseti ve yaşamı çok iyi gösteren bir müze. Her eserin üzerinde çok durmadan gezseniz bile en az 1 saatinizi alır. Giriş ücreti sadece 1,5 TL. Bursa Kartla girebiliyorsunuz. Kesinlikle gezilmesi gereken bir müze.


Bursa'ya eski yıllarda gelmişliği olanlara nostalji yaşatacak. İlk kez gelenlere de eski Bursa'yı gösterecek bir müze... Osmanlı'dan günümüze birçok hatıra mevcut. Özellikle günlük yaşamdan kesitler içeren canlandırmalar ilgi çekici.





GÖLYAZI:
Bursa'nın Nilüfer İlçesi'ne bağlı Gölyazı, tarihî adı Apolyont olan Uluabat Gölü ile kucaklaşan bir yarımada. Eskiden gölün suları yağışlarla yükselince köyün kurulu olduğu alan adaya dönüşürmüş, ama şimdilerde bir yandan yağışların azlığı, öte yandan da köprü bu dönüşümü olanaksız kılıyor.200 yaşındaki Rum evleri, koruma altındaki kuşlar 733 yıllık anıt ağaç "Ağlayan Çınar" Gölyazı'yı görülesi kılan özelliklerden sadece birkaçı. Şu sıraların en sevilen dizilerinden olan Güneşi beklerkende bu köyde çekilmektedir.

HÜNKAR KÖŞKÜ:

Hünkâr Köşkü Müzesi, Bursa’da Uludağ’ın eteklerindeki Temenyeri’de, Abdülmecit devrinde av köşkü olarak yapılan, Bursa ziyaretleri sırasında Atatürk’ün de konakladığı, 2003 yılında ziyarete açılan bir müzedir. Çeşitli tarihlerde Bursa’ya gelen Atatürk’ün de kaldığı köşk olma özelliğini taşıyan Hünkar Köşkü zaman içinde Kasr-ı Hümayun, Kasr-ı Milli, Cumhuriyet Köşkü ve Atatürk Köşkü adlarıyla da anılmıştır.

BURSA TOPHANE PARKI:
Saat kulesi tophane parkı içerisinde bulunmaktadır. İlk olarak Sultan Abdülaziz döneminde yaptırılmış ancak 1900'lü yıllara kadar, bilinmeyen bir tarihte yıkılmıştır. 2 Ağustos 1904’te yapımına tekrar başlanmış, 31 Ağustos 1905’te tamamlanarak II. Abdülhamit'in tahta çıkışı şerefine, 31 Ağustos 1906 günü Vali Reşit Mümtaz Paşa tarafından törenle hizmete sokulmuştur.



Osmanlı ımparatorluğunun kurucuları Osman Bey (Gazi) ve oğlu Orhan Gazinin türbeleride bu parkın içinde bulunmaktadır.









BURSA TOFAŞ ANADOLU ARABALARI MÜZESİ:
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin müze yapılmak üzere 30 yıl için TOFAŞ Otomobil Fabrikası’na kiraya verdiği 17 dönüm bahçe içindeki eski bir ipek fabrikasının (İpeker Fabrikası) restore edilmesi ile müze oluşturulmuştur. Restorasyon, 1998-2002 yılları arasında gerçekleşmiştir. Binanın restorasyonunu Mimar Naim Arnas gerçekleştirmiştir.


Bursa’da bir mezarda bulunan ve daha önce Bursa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmekte olan 2600 yıllık bir savaş arabası müzede sergilenen en önemli eserlerdendir. Türkiye’nin çeşitli illerinden seçilerek bir araya getirilen kağnılar, at ve öküz arabaları, top arabaları, ot arabası, odun arabası gibi pek çok araba, panyolar, çarklılar, yarım esebey, Briçka gibi tarihi arabalar çok ince işlemlerden geçirilerek restore edildikten ve sınıflandırıldıktan sonra sergilenmektedir. Müzede Tofaş üretimi 8 otomobil de yer almaktadır.

OYLAT KAPLICALARI:
Oylat Kaplıcaları, Uludağ sırtlarında, her iki tarafı yeşil
vadilerle çevrilmiş bir yamaç üzerine kurulmuştur. Vadi,
gürgen, çam, meşe, kestane, çınar, ıhlamur ağaçları ile
bizinmiş kuşburnu ve böğürtlen bitkilerinin yetiştiği
yemyeşil bir vadidir. Vadiden Oylat deresi çağlayanlar
meydana getirerek geçmektedir.
Oylat deresinin suladığı vadi aynı zamanda serinliği ve
yumuşaklığı sayesinde dinlendirici bir yapıya sahiptir.
Uludağ dan gelen kar suları ve diğer kaynaklarla beslenen bu dere ormanın içinde seyrine doyum olamayan, alabalıklara yataklık eden bir şelale oluşturmuştur. Oylat kaplıcalarının hemen yanındaki bu vadi bahar mevsiminde
kır çiçekleri ve menekşelerle kaplanırken sonbaharve kış mevsimlerinde ise muhteşem bir tablo görünümüne bürünüyor.


Suyla olduğu kadar iklim tedavisi de gösteren Oylat Kaplıcaları,
Romatizmal ağrılar, kireçlenme,
böbrek rahatsızlıkları, cilt hastalıkları, kadın hastalıkları,
çocuk felci, muhtelif nevralji(sinir ağrıları) nevritler(sinir iltihapları),
siyatik, sinir uyuşukluğu, nevralji
beyin yorgunluğu, eklem ve civarı iltihaplanmaları, düşük ve yüksek tansiyon rahatsızlıkları, katılaşmış ve spaztite olmuş kazanmış felç durumları gibi hastalıkların tedavisine iyi gelmektedir.


BURSA CAZİBE MERKEZİ: 


Türkiye’nin en büyük skate parkından, farklı cinsten balıkların yer aldığı dev akvaryumlara, çay bahçelerinden, ücretsiz spor ve piknik alanlarına, seyir teraslarından, anfi tiyatrodan, balık tutma göletine kadar bir çok sosyal donatı alanına sahip olan Kaplıkaya Cazibe Merkezi, Türkiye’nin en güzel projelerinden biri olmaya aday gösteriliyor.
Açılışı ile birlikte binlerce Bursalıyı ağırlayan Kaplıkaya Cazibe Merkezi, özellikle dev akvaryumu ile çocukların ilgi odağı. Her bir yerinde ayrı bir datayı barından Cazibe Merkezi, hafta sonları ailelerin hoşça vakit geçirdikleri alternatif mekanlardan biri oldu
.
KÜLTÜR PARK:
Reşat Oyal Kültür Parkı, 1955’te Bursa'da Belediye Başkanı Reşat Oyal tarafından Kültürpark adıyla hizmete açılan park.

393.000 metrekarelik alana kurulmuştur. Konumu, büyüklüğü ve yeşil dokusuyla kent merkezi için büyük öneme sahiptir. İçinde sandalla gezilen bir göl alanı, çevresinde çay bahçeleri, lokantalar, Bursa Arkeoloji Müzesi, Konservatuvar Binası, Açık Hava Tiyatrosu bulunur.
1958'de yılında gerçekleşen ulusal bir yarışma ve 1985'te parkın fuar alanına dönüştürülmesi için açılan ikinci bir yarışma sonucunda elde edilen projelere göre düzenlenmesi gerçekleşmiştir.


BURSA TİMSAH ARENA:
4 bin 
Şehirlerin simgesi haline gelen stadyumlar tüm dünyada dikkati en çok çeken yapıların başında gelmektedir. Bursa da, yeni stadyum yatırımıyla “Bursa Markasına” yaraşır bir proje ile Türkiye ve dünya gündemindeki yerini pekiştirmektedir.

374 metrekare alana sahip 45 bin kişi kapasiteli stadyum 2 bodrum katı ve 1 platform katı ile 3 kat olarak projelendirilmiş yine stadyumun çatısı Bursaspor futbol takımının da simgesi olan timsah görünümü ile uluslararası organizasyonlara da ev sahipliği yapması amacıyla FIFA ve UEFA’nın en son kriterlerine uygun olarak inşa edilmektedir.




Evet blogumda buraya kadar hep gezilesi görülesi yerlerden bahsettim Bursamın güzelliklerini en beğenilen yerlerini tanıtmaya çalıştım. burdan sonrada birazda bursaya gelince ne yapılır ne yenilir nerelerde konaklanılabilir onlara bakalım.

BURSA YÖRESEL YEMEKLERİ:

İSKENDER:
Türkiye'nin dört bir yanında tanınan kebaplardan biridir. 19.yüzyılın sonlarına doğru Bursalı İskender Usta tarafından yapılmaya başlanmıştır. Döner Kebap, diğer ızgara etlerle, küçük küçük kesilen ince pidelerin üzerine yayılarak yoğurt, tereyağlı salça ile servis edilmesinden oluşan çok lezzetli bir yemektir. Bursa'ya, sonra tüm Türkiye'ye yayılmıştır.



İNEGÖL KÖFTE:19. yüzyılda Balkanlardan gelen göçmenlerin getirdikleri küçük ızgara köfte, 1930'larda Bursa'da Mustafa Besler tarafından açılan dükkanda "İnegöl Köftesi" adıyla satılmaya başlanmıştır. Bu lezzetli köfte Bursa ve İnegöl ile özdeşleşmiştir.









KEMALPAŞA TATLISI:

Önceleri peynir tatlısı olarak bilenen bu tatlı 1930'lu yıllarda Mustafakemalpaşa ilçesinde üretilmeye başlanmış ve bütün yurda yayılmıştır. Bu tatlı koyun peynirinden yapılmaktadır. Peynir, un, irmik ve yumurta yoğurularak 3-4 cm. çapında kurabiyeler haline getirilip fırında pişirilir. Daha sonra torbalar halinde satışa sunulur. Kaynayan şekerli şerbete atılarak tatlı haline dönüştürülür.



MİHALİÇ PEYNİRİ:

Bursa'nın Karacabey ilçesinde üretilen bu peynir, koyun ve inek sütünün karıştırılıp pişirilmesi ile imal edilir. Çok gözenekli, çok tuzlu ve kendine özgü tattadır.













KESTANE ŞEKERİ:

Uludağ eteklerinin ünlü kestanesinden yapılan Kestane şekeri, Şekerli şerbette kaynatılan kestaneden yapılmaktadır. Kestane şekerlerinin çeşitleri Bursa'nın karakteristik tatlılarındandır.









KONAKLAYABILECEGINIZ HOTELLER (LÜKS):

HİLTON & HAMPTON HOTEL:


Hem şehirler arası otobüs terminaline hem şehir merkezine yakın bir noktada bulunan hilton ve hampton hotel bursanın en güzel hotellerindendir.














ALMİRA HOTEL:

Bursanın merkezinde olan otel kent meydanına 100 metre uzaklıkta.











ÇELİK PALAS HOTEL:
Bursa manzarasına karşı olan konumu itibariyle en güzel hotellerden birtanesi.